Doğa sporlarına abim Burak Gezer ile başladık. Sanırım bizi çekim yapmaya iten ilk şey, yaptığımız doğa aktivitelerinin verdiği heyecanın yalnızca zihnimizde kalmasını istemememizdi. Deneyimlediğimiz heyecanlı anları ve gördüğümüz eşsiz güzellikleri kısa kısa kayda almaya başladık. Özellikle dağcılıkta belli bir seviyeye geldikten sonra yaptığımız tırmanışları çekerek başladık.
Tırmanışı, birçok farklı türü ve disiplini barındıran, bizim yaptığımız şekliyle temelde bir kişi tırmanırken diğerinin onun güvenli kalabilmesi için emniyetini aldığı, kimi zaman sportif kimi zaman felsefi bir spor ya da aktivite türü olarak açıklayabilirim. Bu sebeple birimiz tırmanırken diğerinin hem emniyet alması hem de çekim yapması gerekiyordu. Başlarda aksiyon kamerasını kaska takarak ve aynı zamanda telefon kullanarak çekim yapıyorduk. O anki efor ve yapılan hamleler görüntülere tam olarak yansımadığı ve yalnızca iki açıdan çekim imkânı sunduğu için tırmanışçı ve emniyetçi açısından nitelikli görüntüler ortaya çıkmıyordu ve bunun da bizi oldukça sınırladığını fark etmemiz pek uzun sürmedi.
Zamanla kendi tırmanışlarımızın yanı sıra tırmanan arkadaşlarımızın da görüntülerini çekmeye başladık. Fakat aşağıdan yaptığımız çekimler hem o anı tam olarak yansıtmıyor hem de pek estetik durmuyordu. Bu sebeple daha güzel görüntüler elde edebilmemiz için tırmanıcıyla aynı yükseklikte veya tırmanıcının üzerinde konumlanarak çekim yapmaya başladık. İlk başlarda spor tırmanış rotalarında -sporcuların önceden kayalara sabitlenmiş emniyet malzemelerine (bolt) iplerini geçirerek tırmandıkları bir tür kaya tırmanışı- istasyonlara ve boltlara sabitlenerek çekim yapmayı denedik. Yukarıdan çekmek daha iyi sonuç veriyordu ancak daha güzel açılar yakalayabilmek için aynı zamanda daha hareketli olmamız gerekiyordu. Mağaracı arkadaşlarımızdan da yardım alarak ipte yükselme tekniğimizi geliştirdik ve buna yönelik ekipmanlar temin ettik.
Birkaç farklı sistem denedikten sonra jumar ve grigri ikilisinin en hızlı ve pratik yöntem olduğuna karar verdik. Grigri normalde emniyet aleti olsa da iniş için kullanılabilirken, jumarla tırmanırken ipin boşluğunu bu şekilde almak da oldukça kolay oluyor. Bu sistem ile tırmanış düzeninden iniş düzenine geçmek de oldukça hızlı oluyor. Teknik detaylara daha fazla boğulmadan çektiğimiz görüntülere değinebilirim.
Tırmanıcının üstünde veya yanında konumlanarak çekim yapmak, özellikle izleyici için takip edilebilirlik açısından ve hamlelerin, rotanın görünürlüğü ve anlaşılabilirliği açısından en iyi açıyı sunuyor. O sırada tırmanıcının / sporcunun verdiği eforun ve tepkilerin en doğrudan aktarılabildiği, yüz ifadesi olabilecek en doğal haliyle görüntülenebildiği için evrensel olarak da en çok tercih edilen yöntem diyebiliriz. Tabii ki ipte çekim yapmanın da kameramanlar açısından oldukça zorlu yanları olabiliyor.
Kimi zaman ayaklarınızın üzerinde sağlamca zemine basarken bile çekim yapmanın zorlukları varken, özellikte boşlukta ipe bağlı sallanırken sabit bir şekilde kamerayı tutmaya çalışmak ve uzun süre ipte kalmak son derece yorucu. İpe bağlanmamızı sağlayan kemerler tırmanış sırasında konforlu olsa da uzun süre çekim yapmak için pek de konforlu sayılmazlar. Uzun süre ipte kaldıkça bir süre sonra bacaklarımız uyuşmaya başlıyor. Fakat bütün bunlara rağmen şahit olduğumuz, görüntülediğimiz anlar bizim açımızdan oldukça heyecan verici.
Tırmanış esnasında tırmanıcıya en yakın kişiler bizler oluyoruz. Tırmanıcının yaşadığı adrenalini, gerginliği, heyecanı kimi zaman kendimiz tırmanıyormuşçasına hissediyoruz. İşte ipin üzerinde çekim yapmanın en güzel yanı, o anlara bu kadar yakından şahit olabilmek!
Comments